İSTİKRARI TESİS EDECEK TEK PARTİ YİNE AK PARTİ

Ekim 18, 2015  

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık:”Türkiye, 1 Kasım seçimlerinde yine güçlü bir hükümet çıkarırsa, Allah’ın izniyle ikinci sıçrama dönemini de yaşayacak”

 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Türkiye 1 Kasım seçimlerinde yine güçlü bir hükümet çıkarırsa, Allah’ın izniyle ikinci sıçrama dönemini de yaşayacak” dedi.

Işık, Gümüşhane’de bir restoranda muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda, 7 Haziran’da milletin ortaya bir irade koyduğunu söyledi.

Siyasette, demokraside milli iradenin üzerinde güç tanımadıklarını belirten Işık, “Hakimiyet bila kaydü şart milletindir. Millet ne derse herkes ona tabi olmak zorundadır” diye konuştu.

Ülkede 7 Haziran seçiminin ardından koalisyon hükümeti kurma çalışmalarını değerlendiren Işık, “Öncelikle MHP ile AK Parti’nin koalisyon kurması için çalışma başlattık. Sayın Bahçeli, 7 Haziran akşamı bir ‘hayır’ dedi, ondan sonra da bir daha ‘evet’ demedi. Tabanlar birbirine yakın. ‘Yok siz gidin CHP ile koalisyon yapın.’ Kiminle koalisyon yapıp yapmamam gerektiğini sen söyleme. Sen gel, milletin verdiği mesajı yerine getir, bunun gereğini yap. Maalesef hangi teklif gittiyse hepsini reddetti” dedi.

Bakan Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sayın Kılıçdaroğlu ‘Ben varım’ dedi ama oturup konuşmaya başlayınca gördük ki politikaları ortaklaştırıp, 4 yıllık uzun süreli hükümet kurmak mümkün değil. Bir taraftan ‘Gel koalisyon kuralım’ diyor bir taraftan ‘Restorasyon hükümeti kuralım’ diyor. Restorasyon hükümeti ne demek? ‘AK Parti yıktı da beraber toparlayalım.’ AK Parti yıksaydı, sen niye yüzde 24 aldın da AK Parti 41 aldı? Yıkan bir hükümet bu kadar güçlü destek alabilir mi? Bunlarda bir samimiyet görmedik.”

Türkiye için en doğru kararı sandıkta milletin vereceğini ifade eden Işık, ülkenin 13 yıldaki kazanımlarının kalıcı olmasını istediklerini dile getirdi.

Türkiye’nin 13 yılda önemli sıçrama yaptığını, şimdi ikinci bir sıçramaya ihtiyacı olduğunu vurgulayan Işık, “Artık durduğumuz yerde saymak bile bizim için kafi değil. Türkiye’nin mutlaka yeni bir sıçrama yapması lazım. Bunun da ilk şartı, istikrarın devamıdır. Türkiye, 1 Kasım seçimlerinde yine güçlü bir hükümet çıkarırsa, Allah’ın izniyle ikinci sıçrama dönemini de yaşayacak” değerlendirmesinde bulundu.

– “Dünyadaki her iki problemden birisi bölgemizde”

Işık, ülkenin kritik bir süreçten geçtiğini söyleyerek, “Bir taraftan dünya ekonomisiyle ilgili çok ciddi endişeler var. Çin’deki yavaşlama bütün dünyayı korkutuyor. Çin’deki yavaşlama, petrol fiyatlarının da emtia fiyatlarının da hızla aşağıya gelmesine sebep oldu. Bu yavaşlama biraz daha belirginleşirse bir küresel kriz endişesi ortaya çıkar. Hala bu endişe var ama çok güçlü değil” diye konuştu.

Amerika’nın ekonomisinde de ciddi belirsizlik olduğuna dikkati çeken Işık, şunları kaydetti:

“Faiz artıracak mı artırmayacak mı? Veriler bir iyi geliyor, bir çok kötü geliyor. Dünyadaki her iki problemden birisi bölgemizde. Bölgemizde 5’ten fazla ülkede devlet otoritesi, kamu düzeni yok. Böyle bir konjonktürde Türkiye’nin bütün risklere en iyi şekilde cevap verebilmesi için, bütün riskleri en iyi şekilde yönetip ülkemizin bu konjonktürden zarar görmeden kurtulabilmesi için 1 Kasım’da siyasi istikrarın mutlaka temin edilmesi lazım. Siyasi istikrarın temin edilmesine yönelik toplumda bir genel kanaat var.”

– “İstikrarı tesis edebilecek tek parti, yine AK Parti”

Katılımcılara, “AK Parti’nin dışında istikrarı tesis edebilecek başka bir parti var mı?” sorusunu yönelten Işık, “CHP’nin bu ülkede tek başına iktidar olma veya bir koalisyon hükümeti kurma şansı var mı? Yok, belli. ‘Allah muhafaza’ da demek lazım. Peki MHP’nin kendi başına hükümet kurma veya AK Parti dışında bir koalisyon hükümetinde bulunma gibi bir durumu var mı? Yok. İstikrarı tesis edebilecek tek parti, yine AK Parti” ifadelerini kullandı.

Bakan Işık, 1 Kasım’da Türkiye’nin geleceği için oy verilmesi gerektiğini belirtti.

Bugün gelinen noktada savunma sanayisinde yerlilik oranının yüzde 24’den 60’lara çıktığını bildiren Işık, “Artık kendi tüfeğimizi, topumuzu, tankımızı, füzemizi, insansız hava araçlarımızı, akıllı bombamızı, mühimmatımızı, gemimizi, helikopterimizi ve uydumuzu yapıyoruz. Bu son operasyonlarda PKK’ya o kadar ağır bir darbe vuruldu ki şu anda terör örgütü Kandil’de barınamaz hale geldi” dedi.

Yerli imkanlarla yapılan Göktürk-2 uydusunun 2,5 günde bir Kandil’in üzerinden geçtiğini anlatan Işık, şöyle devam etti:

“Şimdi hedefimiz daha gelişmiş bir uyduyu yapmak ve 2,5 günü, bir günün altına indirmek. İnsansız hava araçlarımızı daha önceden biliyorsunuz hangi ülkeden alıyorduk ama o görüntü bize gelirken başka bir yere gitmediğinden de emin değildik. Şimdi kendi insansız hava aracımızı yaptığımız için oradaki hareketlenmeyi anında görebiliyoruz. Artık terör örgütü için bir tek yol var, silahları bırakmak, gömmek. Başka hiçbir yol yok ve inşallah bunu başaracağız. Göreceksiniz, terör örgütü diz çökmek zorunda kalacak.”

– “Arabanın markası yerli olacak”

Türkiye’nin artık kendi tarihine, milletinin geleneğine yakışan işler yaptığını dile getiren Işık, “Çok engelleniyoruz. En son yerli otomobil tartışması. Bu ülkenin otomobil yapmasından kim sevinmez? Bu ülkede kendini bu topraklara ait hisseden herkes gurur duyar değil mi? Bu kadar büyük bir medeniyet birikimi olan ülke, kendi arabasını yapamaz mı? ‘Efendim, çakma Cadillac.” Allah aşkına, bu çağda gidip başka arabayı kopya edebilir misiniz? Hiç bunun mantığı var mı?” değerlendirmesinde bulundu.

Bu konuda ciddi bir çalışma yaptıklarını ifade eden Işık, şunları kaydetti:

“Dedik ki önümüzde iki yol var, birinci yol her şeye sıfırdan başlayacağız bütün parçaları tek tek kendimiz yapacağız. Bir otomobilde yaklaşık 5 bin parça var. Bu en az 3 yıl, ortalama 5 yıl, en az 1 milyar dolar. Bu bir de Amerika’yı tekrar keşfetmek. İkinci yol, daha önce bu işi yapmış, güçlü bir firmayla iş birliği. Bütün dünyada bu yapılıyor. Bugün gördüğünüz bütün büyük firmalar başlangıçta böyle başladı. SAAB çok kaliteli bir arabadır şu anda da seri üretimi yok, bizim için de büyük bir avantaj. Onun bütün fikri mülkiyet haklarını satın aldık. Şimdi birlikte geliştireceğiz TÜBİTAK liderliğinde inşallah.”

Görülen prototiplerin “daha işin A’sı olduğunu” belirten Işık, “Bir, arabanın markası yerli olacak, Türk markası olacak. İki, arabanın bütün fikri mülkiyeti hakları Türkiye’de olacak. Üç, arabanın parçalarının en az yüzde 85’i Türkiye’de üretilecek. Dört, bu sayede Türkiye otomobil teknolojisini geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke olacak” bilgisini verdi.

Işık, “Ben buna, ‘yerli araba’ demeyeceğim de ne diyeceğim? Bu araba yerlidir ama birileri fena halde rahatsız oldu. Bunlar rahmetli Nuri Demirağ’ın, Vecihi Hürkuş’un uçak serüveninden de rahatsız olmuşlardı. Rahmetli Demirağ’ı batırmak için ne yaptıklarını, hangi dolapları çevirdiklerini tarih kitapları yazıyor. 1961’de ‘Devrim’ otomobilinin başına neler getirdiklerini kitaplar yazıyor. Aynı zihniyet bugün yerli otomobile de karşı çıkıyor” görüşünü paylaştı.

Gençlerin yerli otomobil için ‘Cadillac’a benziyor’ dediğini söyleyen Işık, “Çok hoşuma gitti. Gençlerin eleştirilerine gerçekten çok büyük değer veriyorum. Onların eleştirileri bize yol gösterecektir. Art niyetle yapılan eleştirilere değer vermiyoruz. İyi niyetli eleştiri yap, deki ‘Şunu yanlış yaptın, şunu doğru yap. Şunu şöyle yapma, böyle yap.’ Ama ‘Türk aklı araba yapamaz’ dersen işte o zaman ben de sana derim ki sen bu vatanın, bu toprağın insanı değilsin” diye konuştu.